Miranda’nın hayatı Oxley kontu ile nişanlıyken gittiği bir
opera da, Deli Lord Jack Tremont’un onu metresiyle karıştırıp öpmesiyle altüst
olur. Miranda yerle bir olan itibari yüzünden ailesi tarafından akrabalarının
yanına gönderilir. Onlar ölünce de, babasının şehre geri dönmemesine dair
itirazlarının neden olduğunu öğrenince de, kimliğini değiştirerek bir kızlar
okulunda öğretmenlik yapmaya başlar. Verdiği ders görgüdür ki genç kadının ilk
elden tecrübe ettiği gibi bir leydinin hayatı saniyeler içinde tepetaklak
olabilir.
Jack, kitabın başlarında vurdumduymaz, sarhoş, kumarbaz, tam
bir sorunlu tip olarak karşımıza çıkıyor. Aslında, oldukça sarhoş olmasından
dolayı kadının suratını hatırlamıyor fakat öpüşünü de hiç unutmuyor. Vicdan
azabı ve akrabasından birinin ölümü üzerine Londra’dan uzaktaki bir malikaneye
yaşamaya geliyor, ki burada bayağı işler dönüyor. En ufak bir şey tahmin
etmenize neden olabilir ama orada saklı kalan bayağı da bir sır var.
Tabi ikisinin de yeni kurdukları hayatlar fırtına yüzünden
karşılaştıkları zaman tepetaklak oluyor. Miranda onu hatırlarken, Jack
hatırlamıyor. Tabi bu birbirlerine aşık olmamalarına da engel olmuyor tabi. Genç
kadın onun hiç de değişmediğini düşünse de başlarda sonradan gördüğümüz üzere
bayağı değişmiş. Hem mizacı hem yaptıklarıyla tabi.
Kitapta en beğendiğim ve okunmasına özellikle katkı sağlayan
şey Miranda’nın öğrencileri oldu bana göre, oldukça kahkaha attıracak planlar
yapıyorlar. Miranda ile beraber evlerine dönüş yapan üç kız öğrenci oluyorlar
kendileri. Kitap aslında oldukça durağan olmasına rağmen son birkaç bölüm
aksiyon ve diğer her şey yüksek seyirde ilerliyor. Bence, yazar tarihi aşk
romanları okuyucularının bir şans vermesi gereken biri.
Yorumlar
Yorum Gönder